İşveren, problemlerini çözecek insanı arar.
Cevabın bu kadar basit olduğu bir soruda adayın iş görüşmesine gitmeden önce çalışması gereken konu, başvurduğu pozisyonda işverenin ne gibi problemler yaşayabiliyor olacağı ve kendisinin sorunlar için masaya koyabileceği çözümlerdir.
Örneğin başvurduğunuz pozisyon satış üzerineyse, bilin ki o şirketteki sorunlar satmak üzerinedir. Ciro arttırmak bir sorundur, müşteri şikayetlerini gidermek, müşteriyi memnun etmek, pazar büyütmek birer sorundur. Ürün ve hizmetleri çok iyi bilmek birer sorundur. Satış pozisyonlarına başvuran bir adayın şirketin bu sorunlarında doğru çözüm ortağı, doğru işbirliği yapılacak insan olduğunu, sorunları nasıl çözeceğini anlatabiliyor olması beklenir. İş ararken aday taleplerinden önce vaadlerini masaya koymalıdır.
Üniversiteden yeni mezun adaylar işverenin sorunlarına çözüm üretme sürecinde tecrübesiz oldukları vurgusunu yapabilirler. Ancak bu onların başvurdukları pozisyonun ne iş yaptığı hakkında bilgisiz olmalarını gerektirmez. Gerek kitaplar, gerekse internet ortamında meslekler, görev tanımları, her meslekte yaşananlara dair pek çok web sitesi, blog bulunuyor. Aday, tecrübesiz olsa bile, okudukları vasıtasıyla pozisyonda yaşanmakta olan sorunlar ile tanışabilir, meslektaşları ile empati kurabilir. Daha ötesine geçmek ise o işi yapmakta olan bir profesyonel ile yaptığı iş ve yaşadığı problemler hakkında bilgi alışverişi yapmakla olabilir. Analitik düşünme yetkinliğine sahip bir beyin işi yapmamış olsa bile kendi çözüm önerilerini geliştirebilir. Bu adayın pozisyona adapte olabileceğinin başta kendisi tarafından keşfidir.
Mülakat yapan İK profesyonelleri veya yöneticiler iş görüşmesinde ister tecrübeli, ister tecrübesiz olsun adayların işverene katacağı katma değerin peşindedir. Bu arayışın karşılığını bulması, şirketi ileri taşıyabilecek problem çözücü, fikir geliştirici, sorumluluk almaya hazır olduğunu belirten çalışkan beyinlere ulaşılabildiğinde olur.
“Ben problem çözerim, üstelik onları problem çözme teknikleriyle, doğru insanlarla işbirliği yaparak çözebilirim” diyorsanız ve bunu size verilen vaka çalışmasında kanıtlayabiliyorsanız sizi reddedecek tek bir işveren olmaz, olamaz.
Merhaba İpek Hanım,
‘ “Ben problem çözerim, üstelik onları problem çözme teknikleriyle, doğru insanlarla işbirliği yaparak çözebilirim” diyorsanız ve bunu size verilen vaka çalışmasında kanıtlayabiliyorsanız sizi reddedecek tek bir işveren olmaz, olamaz.’ diye yazdığınız paragrafa malesef katılamıyorum. Öyle bir işveren mevcut değil. Gerçeklikten uzak, çok fazla iyimser bir tespit. İş görüşmelerinde ortaya konan problemleri çözebileceğimi geçmişteki örneği olmayan başarılarımla ortaya koymama rağmen, mülakatı yapan işverenin işine gelmiyor bu durum. Çünkü aradığı sizin belirttiğiniz özellikler değil. Günü kurtaracak, mevcudu idame ettirecek, kontrolü elinde olan, kendisinden daha zeki ve becerikli olmayan, lambadan cin çıkartmayacak birini arıyor işverenler ve vekilleri.
Saygılarımla,
Ali Erhan Akbas
Ali Erhan Bey,
Anlatmak istediğiniz sıkıntıyı anladım. Sizi şöyle teskin etmeye çalışayım: Sizin frekansınız ve çapınızdan “küçük” diyebileceğimiz işletmelerde zaten çalışmayın. Size faydadan çok zararları olur. Bir profesyonel hep kendisini, algısını, vizyonunu, niteliğini geliştirecek yönetici ve işverenleri aramalı. Mülakat iki taraflı bir görüşmedir. Siz de şirketi beğenirsiniz veya beğenmezsiniz. Böyle mülakat süreçlerinin en kısa sürede sonlanması sizin için vakit tasarrufu. Kayıp değil, kazançlısınız. 🙂