Kendinizi bir 100 metre, kısa mesafe koşucusu olarak düşünün. Önünüzde yılın en önemli şampiyonası var. Yıllardır, her gün deliler gibi çalışıyorsunuz. Atiksiniz, hızlısınız. Bayrak yarışında hele, takımın as koşucusu olarak çok iddialısınız.
Derken o en çok beklediğiniz yarış günü geliyor. Stadyuma gidip günü unutulmaz kılmak için saatler kaldı. Odanızın kapısı açılıyor, antrenörünüz içeri giriyor. Size sinir bozucu bir sakinlik içinde;
“Plan değişti, kısa mesafe değil, uzun mesafe koşacaksın, maratona giriyorsun” diyor.
Ne yaparsınız?
İşte 21. yüzyıl iş hayatının özeti budur.
Hızlı değişimin, şokların, öngörülemeyenlerin zamanı.
Hepimiz meslek hayatlarımızda sevdiğimiz, uzmanlaştığınız bir kaç konuya sahibiz. Bir yazılımcıya satış iskonto oranları, bir pazarlama uzmanına finans piyasaları hiç cazip gelmeyebilir. Ancak artık görüyoruz ki, 21. yüzyılda bir konuda derin uzmanlaşmanın yanında, her profesyonel kendini çok yönlü geliştirmek, farklı konulardan anlamak, yorum yapmak, takip edebilmek zorunda. Peki nasıl?
Sizlere kendinizi geliştirmek için üç önerim olacak;
- Şirketinizde farklı 2-3 bölümde rotasyona girmeyi talep edin.
- Bir iş en iyi erbabından öğrenilir. Düzenli olarak farklı mesleklerden işini çok iyi yaptığını bildiğiniz arkadaşlarınızla, yöneticilerle işleri hakkında konuşun, sorular sorun.
- Farklı mesleklere ait kütüphanenizde en az iki kitap bulundurun, okuyun.
İş hayatı teknolojinin etkisiyle önümüzdeki yıllarda büyük dönüşüm yaşayacak. Bu dönüşüm sürecinde ne kısa, ne uzun mesafe koşmak değil, sanırım artık hepimiz birer triatloncu zihniyetine sahip olmayı öğreneceğiz, öğrenmek zorunda kalacağız. Katma değerli, çok yönlü geliştirdiğimiz önerilerimiz, projelerimiz ile ayakta kalarak, yapay zekanın, robotların hızla kapladığı iş dünyasında özgün alanlarımızı zorlanarak da olsa açacağız.