Hayatında çok planlı ve organize yaşayan insanlar bazen de çok spontan aksiyonlara geçerler. Ben de özellikle gezmek, görmek konusunda anlık kararlar vermeyi seviyorum. 2024 yılı Ocak ayındaki Kore, bu yıl da Haziran’da Japonya’ya gerçekleştirdiğimiz geziler, aylar öncesinde ama bir anda alınan uçak biletleri ve yapılan otel rezervasyonları ile gerçekleşti.
Geçen yıl Kore seyahatimiz üzerine yazı yazmamıştım. Bu yıl aynı hatayı yapmayacağım. Japonya gezimizi fotoğrafları ve videoları ile arşivleyeceğim. Hemen bitmeyecek, uzun bir yazı olacak. Bu yolculukta klavyem, zihnim açık, motivasyonum yüksek olsun diliyorum.
Ben 2016 yılında Japonya’ya Japonya devletinin bursiyeri olarak AOTS Enstitüsü’ne eğitim almaya gitmiştim. Ancak eğitim Osaka’daydı. O süreçte Kyoto, Nara’ya gidebilmiştim ama Tokyo’ya gidecek ne zaman ne de arkadaş bulamamıştım. Japonlar da eğitimin gidiş dönüş sürecinde çok disiplinli olduğu için Tokyo içimde bir kanca olarak hep takılı kaldı. Bu seyahat sayesinde kocaman kancayı çıkartacaktım …. mı?
Japonya seyatimiz 23 Haziran’da başladı. Güney Çin Havayolları ile Guangzhou aktarmalı gerçekleşen uçuşumuzun (1 saat aktarma için bekledik) iniş noktası Narita Havaalanı idi. Narida’dan otelimize çok yakın olan Tokyo İstasyonu’na gitmek üzere trene bindik.
Yaprak Kore’de olduğu gibi Japonya’da da cep telefonuyla bütün tren, metro biniş-iniş akışımızı yönetti, bilet aldı, kapıları buldu. Sanırım seyahatlerimizin benim için en büyük lüksü Yaprak’ın ulaşım konusundaki hatasız kılavuzluğu oldu. Dijital Z kuşağının X kuşağından farkını bana çok net yaşattı 🙂 Özellikle Tokyo metro sisteminin hizmet kalitesi mükemmeldi. Şehrin altını bir örümcek ağı gibi sarmış olan sistemle istediğiniz her yere kolaylıkla ulaşabildik.
Bu arada 10 günlük seyahate fotoğraftaki çantayla gittik. Alışveriş yapacağımızı öngörerek yanımızda çok temel ihtiyaçlarımızdan başka bir şey almadık. Otelimiz Ginza’daydı. Ginza, Nişantaşı+Maslak+Bağdat Caddesi kıvamında bir bölge. Bütün dünya markalarının çok katlı mağazaları, yüksek katlı iş merkezleri, Tokyo Forum, şık restaurantların olduğu çok geniş, uzun bir cadde ve onu kesen sokaklar. Konaklama konusunda farkında olmadan isabetli bir tercih yaptığım için sevindim.
Otele eşyalarımızı bırakır bırakmaz soluğu metroda aldık. Yaprak Suica metro kartlarımızı aldı, yüklemelerimizi yaptı ve Taksim gibi 24 saat hareketli olan Shinjuku’ya gitmek üzere ilk trene atladık. Shinjuku’nun renkli, hareketli havasını 360 derece çekim yansıtabiliyor. Videonun başında yol kenarında bekleyen meşhur Anime kızları da görebilirsiniz.
Shinjuku’da Yaprak çok merak ettiği Don Quijote zincirinin Tokyo’daki sanırım en büyük mağazasını buldu ve 15 kat içinde kayboldu. Türkiye’de Don Quijote ile ilgili ‘her şey 1TL’ gibi bir algı var. Pek öyle değil. Her fiyat aralığında ve kalitede ürün bulmak mümkün. Alışveriş yapacağımızı bildiğimiz için büyük bavulu Japonya’dan alırız diye düşünmüştük. Nitekim %100 Japon malı olan (bütün dünya gibi Japonya’da da ürünlerin çoğunlukla menşei Çin) bavulumuzu Don Quijote’den çok beğenerek aldık.
Ve elbette bir Shinjuku fenomeni dev 3D kedisi. Tokyo’da buna benzeyen farklı yerlerde dev oyuncak yerleştirmeler var. Bir süre sonra insanın gözü onları seçmez oluyor.
Tokyo’da geçirdiğimiz bu ilk saatler geldiğimiz coğrafyanın yaz aylarına dair bize çok net bir gerçeği yaşattı: nem. Özellikle ikinci gün Edo İmparatorluk Sarayı Bahçesi ve Meiji Tapınağı’nı sağanak yağmur eşliğinde gezmek bana göre büyüleyici Yaprak’a göre bir azaptı. Sarayın bahçesinde askerler için kışla, gözetleme kulesi gibi yapıları dolaştık. Ben bol bol bitki ve çiçek fotoğrafı çektim. Bu arada bahçe çok büyüktü ve biz elinde bahçenin haritası olduğunu farkettiğimiz, yukarıdaki videoda arkamdan geçen iki Alman kadının peşine çaktırmadan takıldık. 🤭
Japonya’da Saray ve tapınaklara bir kaç istisna dışında giriş ücreti alınmıyor. Ancak aşırı turist akımından dolayı müze veya etkinlik merkezlerinde ciddi kuyruklar oluştuğunu, bu nedenle önceden biletleri ayarlamanın faydalı olacağını İstanbul’da okumuştum. Klock uygulamasından aldığım toplu giriş paketi sayesinde Tokyo’da gezmek istediğimiz noktaların hiçbirinde beklemeden içeri girebildik. Ayrıca Shinkansen hızlı tren biletlerimizi, Kyoto’da tek günlük şehir turumuzu da Klock uygulaması üzerinden satın aldım. Klock uygulaması gerçekten Japonya’da hayatımızı çok kolaylaştırdı.
İkinci günün öğleden sonrası Yaprak’ın Birleşmiş Milletler Üniversitesi’ni görmek istemesi bizi şehirin cadde ve ara sokaklarında bayağı gezdirdi. Böyle dolaşmalar turistlerin olmadığı ‘gerçek’ Tokyo’yu hissetmek açısından güzeldi. Peki üniversiteyi bulduk mu? Evet 👇😀
Bu arada hayatımda gördüğüm en küçük, sevimli, değişik köpeklerin bulunduğu bir evcil hayvan sahiplenme merkezinin önünden geçtik. Dakikalarca dükkanın içindeki köpeklere baktık. Japonya’da sokakta köpek gezdiren insana nadiren rastladık. Gördüğümüz köpeklerin çoğu minicikti. Eğer köpek sokakta ihtiyacını giderirse sahibi elindeki torba ve sprey ile köpeğinin kakası ve çişini temizlemesi gerekiyor. (neden kırmızı ile yazdım? çünkü yaşadığım mahallede çok fazla evcil hayvan besleniyor ve sokaklar köpeklerin açık tuvaleti haline dönüşmüş olup ‘çiş’ kokusundan yürünmez halde)
İkinci günümüzün sonunda Tokyo’yu gece yukarıdan görelim dedik ve 451 metre yüksekliğindeki Tokyo Kulesine çıktık. Manzara müthişti. Biz ise yorgunduk, kuleden inişte metroya atladık otelimize döndük.
(devamı gelecek)