Kategori arşivi: Strateji

CEO’lar İK’dan Ne Bekler?

27 Ekim 2020 Salı günü TAYSAD – Türkiye Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği’nin organize ettiği sanal panelimizi gerçekleştirdik. İki saat süren paneli başından sonuna 200’ü aşkın katılımcının takip etmesi bizi çok mutlu etti. Nasıl söylesem … iyi bir iş çıkardığımıza inandık.

Panele katılan birbirinden kıymetli tepe yöneticiler yönelttiğim sorulara son derece besleyici, bilgilendirici, yönlendirici cevaplar verdiler. Hiçbirinin yaklaşımı diğeri ile benzeşmedi. Her biri soruların farklı boyutlarındaki konuları ön plana çıkardı. Bu noktada TAYSAD’ı elbette kutlamak gerek çünkü panelistleri davet ederken çok özenli bir sentez oluşturmuştu;

  • %100 yerli, kurumsal ve Tesla’nın tedarikçilerinden SEGER Ses ve Elektrikli Gereçler San. A.Ş.’nin Genel Müdürü Tülin Sezer,
  • Doğu çalışma disiplinini temsil eden Totoya Motors’un en önemli tedarikçilerinden ve alt kuruluşu Toyota Boshoku Türkiye Otomotiv Sanayi ve Ticaret A.Ş’nin Türkiye Başkan Yardımcısı Hakan Konak,
  • 50 yıllık geçmişi, batı çalışma kültürü ve uluslararası şirket kimliği ile Marelli Mako Turkey Elektrik Sanayi ve Ticaret A.Ş. Genel Müdürü Erol BAKAN,
  • 33 yıllık güçlü aile şirketi Ersel Ağır Makine Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Üyesi, Kurumsal Strateji ve İş Geliştirme Müdürü Selma Gülbeyaz.

Panel için toplam on iki soru hazırlamıştım, altı tanesini kullanabildim, kalanına zaman yetmedi. Sorulardan üçünü bütün panelistlere, üçünü de önceden planlamış olduğum panelistlere sordum. Moderatör olarak panelistlerin cevaplarını aralarda gerekli özetlemeleri yapabilmek amacıyla sürekli not aldım. Not alırken ikinci amacım da cevapları derlediğim bir blog yazısı hazırlamaktı.

TAYSAD Youtube kanalından panelin video kaydını da seyredebilirsiniz.

Birinci sorum; insan kaynakları yönetimi dediğimde aklınıza gelen üç ana konu nedir? Neden bu konular sizin için önemlidir? (bütün panelistler)

  • Tülin Sezer; Doğru insanı seçmek, çalışanlar ile üst yönetim arasında köprü olarak mutlu çalışma ortamı yaratmak, kariyer ve yetenek yönetim, planlama ve yedekleme sistemlerinin işlemesi
  • Hakan Konak; bordro süreçlerinin hatasız yürümesi, tutarlılık-takımdaşlık-çimento görevi görmesi, Şeffaflık – adaletli, güvenilir, ulaşılabilir olması
  • Erol Bakan – Endüstriyel ilişkiler – sendika ilişkilerinin düzgün yürümesi, bilgili + gönüllü insan = verimli insan demek ve bu çerçevede insandaki cevherin ortaya çıkartılması, etkin iletişim, şirket kültürünü iyi taşımak, herkese eşit mesafede olunması, eğitim ve gelişim fırsatlarının bütün çalışanlara sağlanması
  • Selma Gülbeyaz; işveren markası, övünülecek, prestijli bir şirket olunması için gerekli çalışmalarının yapılması, İK’nın şirketin kimliğini iyi taşıması

İkinci sorum; kriz zamanlarında üst yönetim çok seri şekilde stratejik kararlar almak zorunda kalır. Üst yönetimler için Pandemi krizi de 2020’nin beklenmeyen olayı idi. Siz neler yaptınız?

Bu soruya cevaben bütün panelistler şirketlerinde aldıkları önlemleri detaylı bir şekilde aktardılar. En genel özetiyle;

  • Toyota Boshoku ilk günden fabrikayı Toyota Motors gibi kapattı. Kısa çalışmadan faydalanmadı. Dönüş hazırlıkları çerçevesinde 82 maddeden oluşan bir duyuru hazırladı.
  • Seger, bütün yöneticiler ve ilgili uzman kadrolardan oluşan bir komite kurdu, ilk günden şirket için haberleşme sistemini düzenledi. Fabrika içi kapsamlı önlemler aldı.
  • Marelli Mako, Acil Güvenlik Komitesi kurdu. Fabrika girişte ve içinde düzenli ateş ölçümü yapacak donanım derhal temin edildi. Sendika ile derhal bağlantıya geçilerek gerekli çalışmalar yapıldı. Fabrika içi kapsamlı önlemler aldı.
  • Ersel’de fabrika içinde pandemiyle farklı psikolojik reaksiyonlar gösteren insanlarla ilgilenmek konusunda değişik stratejiler geliştirdi ve uyguladı. Fabrika içi kapsamlı önlemler aldı.

Üçüncü sorum; 20. yüzyılda hedef, yetkinlik dedik, 21. yüzyılda süreç %100 geri bildirim odaklı performans sistemlerine evriliyor. Sizler performans değerlendirme ve özellikle geri bildirim süreçlerini nasıl yürütüyorsunuz?

  • Erol Bakan – Marelli Mako’da Performance Leadership Management adında bir programımız var. Bu program çerçevesinde şirket, bölüm ve bireysel başarı göstergeleri tespit ediliyor. Bu tespit ve performansı takip sürecimizde haftalık aylık ve yıllık toplantılarımız var. Bütün bölümler şirketin finansallarını görüyor ve kendi bölüm bütçelerini yapıyor, aksiyonlarını planlıyor. Şirkette geri bildirim çok önemli. Yönetici ve çalışan arasında aylık geri bildirim görüşmesi yapılarak işler ve hedefler gözden geçiriliyor. Her pazartesi bölüm geri bildirim toplantıları yapılıyor. 3’er aylık periyodlarla da takip toplantıları düzenleniyor. Son 5-6 yıldır her Aralık ayında bütün bölüm yöneticileri; İK’da dahil, bir otele giderek yıllık planı yapıyoruz. Bu bizim şirket kültürümüz haline geldi.
  • Hakan Konak – Doğu kültürü sonuç değil, süreç odaklıdır. Anlık geri bildirimler azarlamak, suçlamak değil, gelecek odaklı olmalı. Yöneticiler her gün verdikleri geri bildirimleri defterlerine not etmeli. Bu sayede performans değerlendirme dönemlerinde objektiviteyi sağlayabilirler. Biz sadece geri bildirimlerde iş konuşuruz. Kişisel ithamlarda bulunmayız – ‘sen şöylesin, böylesin’. Hatalar öğrenmek için en iyi yoldur.
  • Tülin Sezer – Çok kapsamlı şekilde Seger’de yürütülen hedef + yetkinlik ve altı ayda bir geri bildirim odaklı sistem paylaşıldı. 360 derece liyakat takibi, çalışan ile yönetici arasında iş bilgisi ve kalite konuları ön planda olduğu söylendi. Çalışan memnuniyeti anketi sonuçlarının önemsendiği vurgulandı.

Dördüncü sorum; yeni kuşak, eski kuşak arasındaki fark ilişkiler hakkında ne düşünüyorsunuz?

  • Tülin Sezer – Gençlerin enerjisini, beklentilerini şirketi geleceğe hazırlarken, tasarımlarımızda kullanmalıyız.
  • Selma Gülbeyaz – Hangi kuşaktan olursa olsun çalışmak, üretmek isteyen insan her zaman istikrarlı ve başarıya ulaşıyor. Bunun pek çok örneğini start-up şirketlerde görüyoruz. Bizim sıkıntımız yeni kuşak olup çalışmamak için elinden gelini yapanlar. Onları ne yapacağımızı düşünmeliyiz.

Beşinci sorum; teknolojinin İK süreçlerinde kullanımı hakkında ne düşünüyorsunuz? Yazılım ve benzeri çözümleri etkin kullanabiliyor muyuz?

  • Erol Bakan – Teknoloji artık İK için vazgeçilmez. Uluslararası ölçekte kullanılan bir İK yazılımımız var. Bütün esnek İK süreçleri bu yazılım üstünden yürütülüyor. Marelli Mako globalde çıktığı iç iş ilanları ile yurt dışına başvurarak çalışmaya gidebilirsiniz. Bir çok çalışanımız bu şekilde yurtdışına gitti. Performance Leadership Management – PLM isimli uygulamamız yazılım üzerinden işliyor. Özellikle eğitim gelişim konusunda fabrika kadrolarını sanal gerçeklik uygulaması ile yetiştiriyoruz.

Altıncı sorum; önümüzdeki 10 yıl çerçevesinde şirketlerde insan yönetimi hakkında neler öngörüyorsunuz?

  • Tülin Sezer – Organizasyon yapılarının yalın şekilde gelişimi, yetkinliklerin öne çıktığı ve yeni nesillerin enerjisini bu değişimleri gerçekleştirme adına kullanabildiğimiz bir gelecek olacak. Kariyer yönetimi anlamında hantal yapılardan daha dinamik yapılara geçiş gerçekleşecek.
  • Erol Bakan – Sanal gerçeklik (virtual reality) artan oranda kullanılacak. Pek çok ofis kadrosunun işi teknoloji tarafından yapılacak.
  • Selma Gülbeyaz – Fikir, yetenek bireyselleşiyor. Her çalışan bir şirket gibi çalışacak. Kurum içi girişimcilik şimdiden iş hayatına girdi. Şirket ve çalışan arasında B2B sürecini göreceğiz. Bir aile şirketi olarak İK bölümünü kurmak konusunda temkinliyiz. Şirkete bağlılık çok yüksek. Olası bir İK bölümünün geliştirdiği uygulamalar ile bunu bozacağı kaygımız var. Ancak İK konusundaki gelişmeleri takip ediyoruz.
  • Hakan Konak – Organizasyonlar yalınlaşacak. Hantal organizasyonlar devri kapanacak. Kendi kendine öğrenebilen insanları, hatadan öğrenebilen, sadık çalışanları arayacağız.

Panelistlerin İK bölümlerine kapanış mesajları:

  • Hakan Konak – İK geliştirdiği sistemlerde diğer bölümleri de katmalı, kapsayıcı olmalı. Sadece İK yönetimini bilmek yetmiyor. Şirketin üretim, bütçe, satış, bütüncül hedeflerine hakim olmalı. Etrafına ördüğü duvarları yıkmalı. CEO’lar da kendi performans ve taleplerinde tutarlı olmalı ki, İK’da tutarlı olsun.
  • Tülin Sezer – İK üst yönetime doğru yönlendirme yapmalı.
  • Erol Bakan – İyi işe alım yapmalı, koltuk korkusu nedeniyle tersi uygulamalar olmamalı. Operasyonel İK’dan stratejik İK’ya geçmeli.
  • Selma Gülbeyaz – İK geliştirdiği sistemlerde sürdürülebilirliği sağlamalı.

CEO’lar İK’dan Ne Bekler?

TAYSAD – Türkiye Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği her yıl düzenlediği Yetenek Yönetimi Konferansı’nı pandemi nedeniyle farklı metotlarla sanal ortama taşıma kararı kaldı. Ben de uzun yıllardır danışman ve akademisinde eğitmen olarak işbirliği içinde bulunduğum TAYSAD’ın çok zihin açıcı olacağını düşündüğüm bu İK sanal etkinliğinde moderatör şapkam ile görev alacağım. Başlığımız;

CEO’lar İK’dan Ne Bekler? 

27 Ekim 2020 Salı günü, saat 14:00-15:30 saatleri arasında gerçekleştireceğimiz etkinlikte özenle hazırladığım sorularımı çok kıymetli dört tepe yöneticiye merakla yönelteceğim;

Tecrübeli ve dersini çalışmış bir panel moderatörü olarak hedeflerim;

a. Dört tepe yöneticinin zihinlerinde insan yönetimi yaklaşımları, stratejileri, uygulamaları, problemleri, beklentileri adına ne varsa ortaya çıkartabilmek.

b. Etkinliği takip edecek olan gerek meslektaşlarım  gerekse tepe yönetim kadrolarını bu sayede düşündürmek, bilgilendirmek, tetiklemek.

Etkinliğin sonunda katılımcıların soruları için de zaman ayıracağız.

TAYSAD’dan aldığım bilgiye göre şu ana kadar etkinliğe 350’ye yakın kayıt yapılmış durumda. Sayının artması bizlerin heyecanını da katlıyor.

Katılım için yapmanız gereken TAYSAD’ın ilgili sayfasındaki “kayıt için tıklayınız” alanını tıklayarak formu doldurmak. Etkinlik günü size bağlantı linki TAYSAD tarafından iletilecek.

27 Ekim Salı günü görüşmek üzere ?

 

Kaynağım İnsan 11 Yaşında

Geç kutlanan yaş. Blogum bana küstü.

İş yoğunluğu, koşuşturma derken takvimde 9 Ekim’i atlamak. Gözüm gibi baktığım o biricik tarihi unutmak.

Bardağım dolu tarafından bakıp şükretmek gerek diyorum. “Boşluktan değil, doluluktan unuttun”. Her yaş dönümün böyle olsun Kaynağım İnsan. Malcolm Gladwell ne diyor? 10 bin saat, 10 yıl. Devirdik kaşla göz arası seneleri. Dostluğumuz, ufkumuz hep birlikte büyüsün.

9 Ekim 2009 – 2020 ve devam …

Covid-19 ve İnsan Yönetimde 5 Baskın Yetkinlik

2019’u 2020’ye bağlayan yılbaşı gecesine dönelim. İstisnasız hepimiz yeni yıla irili ufaklı beklentilerle girdik. Kimimiz bir terfi, kimimiz bir evlilik, kimimiz bir iş girişimi düşledi. Hatta ben 2020’ye niyetlerimi, isteklerimi, hedeflerimi içeren bir mektup bile yazdım. Mektup önümde ve gülüyorum. Kim bilebilirdi bir salgın hastalık nedeniyle 2020’den en büyük beklentimizin sağlıklı kalmak olabileceğini?

Covid-19 virüsünün Türkiye’de ilk çıktığı 10 Mart 2020 tarihinden itibaren hepimiz hayatlarımızda gerek duygusal, gerekse zihinsel olarak pek çok ‘ilk’i yaşadık. Devlet kurumlarının hızla devreye aldığı çeşitli düzenlemeleri, şirketlerimizin çalışma ortam, metot ve disiplinine yönelik geliştirdiği farklı çözümleri, bütün iş dünyası deneyimledi, deneyimlemeye de devam ediyor.

Mart 2020 ile başlayan ve daha da uzun bir süre devam edeceği öngörülen bu süreci iş hayatındaki insan odağı ile iyi analiz etmeliyiz. Çünkü eğer pandemiyi yarısına kadar dolu bir bardak olarak kabul edersek, bardağın dolu tarafında kendimizi, ekiplerimizi tanımamızı ve geliştirmemizi sağlayacak pek çok fırsatlar yatıyor.

Bu zorlu dönemde alıştığımız iş hayatının ötesinde, özellikle beş yetkinliği farklı boyutlarıyla baskın şekilde sergiler hale gelmemiz gerekti; empati, adaptasyon, çeviklik, esneklik ve disiplin.

  1. Empati

Empati kurmak sözde kolay, fiiliyatta zor bir yetkinliktir çünkü insanlar dinlemekten ziyade konuşmayı severler. Oysa ki empati, ilişki içinde bulunduğumuz insana önce sorular sorarak, sonra da onu anlamak için dinleyerek gerçekleştirilir. Empati özünde susmayı tercih etmektir. Önyargılar empatinin düşmanıdır.

Pandemi sürecinde ister evden, ister ofisten çalışalım, ister yönetici, ister ekip üyesi olalım, sürecin yaşattığı duygu ve düşünceleri, zorlukları, beklenmedik güzellikleri acaba birbirimize sorduk mu? Birbirimizi anlamak için samimiyetle dinledik mi? Dinlediğimiz sıkıntılara çözüm üretebilmek için iş birliği geliştirebildik mi? Eğer bu sorulara cevaplarınız  “evet” ise empati kurmak yetkinliğini başarıyla sergiliyorsunuz demektir.

  1. Adaptasyon

Adaptasyon, yönetici ve çalışanların yine farklı açılardan zorlandığı bir yetkinlik olarak karşımıza çıktı. Adaptasyonun duygusal boyutunda bazı çalışanlar pandeminin yansımalarından başlangıçta hiç etkilenmezken, ilerleyen dönemde bunalma sinyalleri verdi. Bazı çalışanlarsa başlangıçta ciddi endişelerle boğuşurken, sonradan rahatladı.

Adaptasyon yetkinliğinde en büyük sınavı ise yöneticiler verdi. Yöneticilerin kriz ortamında önce kendi duygusal ve zihinsel adaptasyonlarını sağlayıp, sonrasında ekiplerinin adaptasyonu için ciddi emek sarf etmeleri gerekti.

Yöneticilerin bir diğer sınavı ise, ekipleri için yeni çalışma yöntem, araçları tanımlayabilmek ve onların bu yöntem, araçlara adaptasyonunu sağlamaktı. İş performansı çıkarttırmak ve takibini yapmak konularında bazı yöneticilerin ciddi zorlandıklarını gördük.

  1. Çeviklik

Çeviklik, delicesine hızlı değişen istikrarsız dünyada, kurumların değerlerini korumak ve yeni değerler yaratmak için stratejilerini, yapılarını, iş süreçlerini, insanlarını ve kullandığı teknolojileri hızla, sürekli iyileştirmeleri, yeniden yapılandırmalarıdır.

Pandemi, son yılların adeta moda haline gelen çeviklik yetkinliğinin, ciddi anlamda sergilenmek zorunda kalındığı bir kriz oldu. Şirketler gerek yönetim modelleri, gerek kullandığı teknolojiler, gerekse bütün iş süreçlerini çevik şekilde dönüştürmek zorunda kaldı. Bütün yönetici ve çalışanlar krizin getirdiği yeni iş yürütüm modellerine, araçlarına, süreçlerine çeviklik sergileyerek adapte oldular. Dikkat edileceği gibi adaptasyon ile çeviklik yetkinlikleri pandemi sürecinin ikiz kardeşleri olarak hayatımıza kalıcı olarak girdi.

  1. Esneklik

Her gün pandemi hakkında farklı kanallardan bize akan doğru veya yanlış bilgi ile üstüne yaşadığımız dünyanın ne kadar istikrarsız olduğunu bir kez daha tecrübe ettik. Katı, değişmez dediğimiz duygu ve düşüncelerin yersizliği gördük. Zor zamanlarda kendimizi iyi hissedebilmeye devam edebilmenin ana koşulunun hem duygusal, hem de zihinsel esneklik olduğunu fark ettik. Artık biliyoruz ki, her an, her şey değişebilir, her an, her şey olabilir.

  1. Disiplin

Disiplin, yaptığımız işin standartlarını tanımlamak ve bu tanımları hayata geçirecek performansı sürekli sergilemektir. Disiplin, bu kadar belirsiz, bulanık bir dünyada bizi istikrarlı kılabilecek ana yetkinliktir. Hem duygusal, hem de zihinsel yılmazlıktır. Pandeminin getirdiği sistemsel değişimlere hemen adapte olup, yeni disiplinini tanımlayabilen yönetici ve çalışanlar bu süreçten kesinlikle büyük fırsatlar yakalayarak çıkacaktır.

.

Değişim, geri dönüşü olandır. Dönüşümünse geri dönüşü yoktur. Dünya özellikle son otuz yıldır teknoloji kaynaklı büyük dönüşümler yaşıyor. Covid-19 ise hiç birimizin hayaline bile getiremediği bambaşka dönüşümlerin nedeni olacak gibi. Bu süreci istesek de, istemesek de yaşayacağız. O nedenle, hepimiz değişim ve dönüşümlere karşı esnek olup, ekiplerimiz ile sürekli empati kurarak, her yeniye çeviklikle, sürekli, tekrar ve tekrar adapte olabilme disiplinini sergileyebilmeliyiz.

İnovasyon: Türkiye Doğulu mu, Batılı mı?

İnovasyon/yeniliğin “her şey” olduğu bir dönemdeyiz.

Japonya’da aldığım yönetim eğitimi esnasında Profesörümüz Japonların dünyada süreç inovasyonu, Amerikalıların ise ürün inovasyonu lideri olduğunu söylemişti. Japonların kendilerini ürün inovasyonu konusunda geliştirmek için çaba içinde olduklarını belirtmişti. Ancak bu noktada önlerindeki en büyük engelin, Japonları süreç inovasyonu lideri yapan kültürel ve teknik doku/alışkanlıklar olduğunu da açık yüreklilikle anlatmıştı.

Japonların temsil ettiği doğu çalışma disiplini, “ben” değil, “biz” diyen, ekip çalışmasının gücünü duygusal ve rasyonel olarak gerçekten bilen ve inanan bir yapıya sahip.

Batı çalışma disiplininin bu açıdan farkı batılının işleri “ben” merkezli düşünmesi, yapılandırmaya ve işletmeye çalışmasıdır. Bütün batı hukuk sistemi insanları zalimleşebilecek “ben” önceliğinden korumak üzere yapılandırılmıştır. (örnek: Geçen hafta Google, Amazon, Apple, Facebook ABD’deki antitröst yasasını ihlal etmekten sorgulandı) Batı çalışma disiplini de ekip çalışmasına çok önemli der, ne var ki özünde bireyler kendi “iyi olma” hallerini, ekibin iyiliğinin her zaman önüne koyar.

Eğitim sürecinde Profesörümüzün bize anlatmak istediği konu, doğu ile batı arasındaki bu “ben-biz” farkının inovasyon süreçlerine etkisiydi.

Batılı iş insanı zihinsel olarak “ben” merkezli ilerlerken yaratıcıdır, herkesten farklı olmaktan çekinmez, hatta özgünlüğü bir deha unsuru olarak kabul eder. Bakınız Steve Jobs, Elon Musk. Ürünleri iphone, ipad, Tesla.

Japonlar ise %100 ekip çalışması, ekip uyumu, ekip disiplini merkezinde zihinlerini şekillendirdikleri için bireylerin yaratıcılığı, farklılıkları ve özgünlükleri zaman içinde yok olur. Karıncalar gibi birbirleriyle senkronize hareket ederler, iş süreçlerini mükemmelleştirirler, maliyetleri düşürürler. Bakınız Yalın / Kaizen. Ancak ürün inovasyon dendiğinde takılır katırlar. Özgünlüğün korunamadığı, takdir edilmediği ekosistemlerde ürün inovasyonu gerçekleşemez. 20. yüzyıl sürecinde bu takılmışlığı aşabilen sayılı Japon markasından biri Sony ve ürünü de walkman’dir.

Ürün inovasyonu “ben”, süreç inovasyonu “biz” odaklı yeşerir, devleşir.

Bu arada ürün inovasyonunun fikir aşamasından sonraki bütün adımları etkin ve yetkin insanlardan oluşan ekip çalışmasına dayanır. Bunu da unutmamalıyız.

Doğu-batı dedim, ürün-süreç inovasyonunu anlattım. Yazımı iki soruyla bitireceğim:

  1. Biz Türkiye olarak sizce doğulu muyuz, batılı mıyız?
  2. Bizim ürün inovasyonu mu, süreç inovasyonu mu yapma potansiyelimiz daha fazla?

Korona Günlüğü, Gün 89, 18 Haziran 2020

Sabahın erken saatlerinden akşama kadar 9 eğitim videosunun çekimini gerçekleştirdik. Tam bir maraton oldu, çok da keyif aldım. Elbette kurgular yapıldıktan sonra sonucu göreceğiz, dilerim emeklerimize değecek çıktılarla karşılaşırız.

.

Pandemi sürecinin başlangıcından bu yana bugün ilk defa otobüs ve metrobüsü kullandım. Sabah Sancaktepe’ye giderken otobüs boştu, akşam dönüşte metrobüste yorgunluktan nasıl geldiğimizin farkında bile değildim. Her iki araçta da doluluk oranı normaldi. İnsanlar ellerinden geldiğince sosyal mesafeye dikkat ediyor. Bu beni mutlu etti.

.

Yarın korona günlüğünün 90. ve son günü. Veda zamanı. Ben pandemi sürecini kayıt altına aldığım için çok memnunum. 5-10 yıl sonra “o günlerde ne yaptın?” diye soranlara okuyabileceğim bayağı bir içeriğim var. Yarın itibariyle kendimce normalleşme sürecini de tamamlıyorum. Dilerim önümüzdeki ayları sağlıklı geçirebilirim, ülkece geçirebiliriz.

.

The Washington Post – 18.6.2020 Korona Virüs Dünya Raporu (Toplam Vefat – Toplam Vaka ve ilk 25 ülke )

 

Korona Günlüğü, Gün 72, 1 Haziran 2020

Blog yazımın başlığındaki küçük değişikliği fark ettiniz mi?

Evde” kelimesini çıkardım.

1 Haziran 2020 itibariyle gümbür gümbür sokaklardayım. Sağlığıma çok dikkat ederek, bundan sonra eve girmeye de pek niyetim yok. ?

.

Mülakatlar, toplantılar, telefon görüşmeleri dolu bir günü geride bırakıyorum. Yarın Beylikdüzü’ne proje çalışmam için geçeceğim. Ulaşım konusunda kısa bir süre için çalıştığım şirketler destek verecek. Otomobil kullanmamanın sıkıntısını böyle bir salgın nedeniyle çekeceğimi hiç düşünmezdim. Diğer taraftan bu salgın bile bana otomobil kullandıramayacak, ondan eminim. Bir gün bu dünyadan göçtüğümde mezar taşıma “İlla da o direksiyon başına oturmadı” diye yazacaklar. ?

.

Washington Post – 01.6.2020 Korona Virüs Dünya Raporu (Toplam Vefat – Toplam Vaka ve ilk 23 ülke )

Evde Korona Günlüğü, Gün 65, 25 Mayıs 2020

Bugün sabahtan akşama kadar çalıştım.

Bir uygulama programı hazırladım, bayağı içerik araştırdım, yazdım, çizdim ancak henüz bitmedi. Yarın devam.

Bir kapsamlı rapor okudum. Notlar aldım. Üstüne araştırma yaptım. Rapor etüdüm bitti.

Bu arada Instagramdan kitap özeti yayınımı yaptım.

En son olarak da akşam STakademik’in kurucusu Volkan Yörütken ve İzlem Aydın ile Kate Raworth’un “Donut Ekonomik Model’e İK Bakışı” başlığı altında hem Zoom’dan, hem de Instagram’dan uzun bir canlı yayın yaptık.

Yayında hem modeli, hem de modelin Amsterdam uygulamasını inceledik. Dünya Ekonomik Forumu’nun Strategic Intelligence portalına baktık.

Böyle büyük modeller kurmak büyük emek ve zaman istiyor. Ancak değer.

Amsterdam Donut Modeli

.

Washington Post – 25.5.2020 Korona Virüs Dünya Raporu (Toplam Vefat – Toplam Vaka ve ilk 23 ülke )

 

Evde Korona Günlüğü, Gün 57, 17 Mayıs 2020

Pazar günümüz evde geçti.

… biliyorum kötü bir espriydi. ??

.

Bugün Instagram canlı yayınım 1 saati aşınca pat dedi kesildi. Tam da en heyecanlı anda yayının kesilmesinde de vardır bir hikmet diyelim. Son cümleydi ve bombaydı. Neyse yarına kaldı artık benim “bomba ? ”

Pazartesi günü yarım kalan Samuel Huntington’ın Medeniyetler Çatışması’nı bitirip, Daron Acemoğlu ve James A. Robinson’un Ulusların Düşüşü ve Dar Koridor kitaplarının özetlerini aktaracağım.

Yukarıdaki görsel için “Bu da nedir? demiş olabilirsiniz. Bu görsel Daron Acemoğlu’nun Dar Koridor kitabından bir modelleme. Yarın yayınımı dinleyenleri yönlendirmek için günlüğüme koymaya karar verdim. Merak edenler saat 13:30’da yayına katılabilir.

Canlı kitap anlatımıma 19 ve 20 Mayıs tarihlerinde ara vereceğim.

.

Dün sabah uyandığımda açık pencereden burnuma yaz kokusu gelmişti. Bugün de yaz sıcağını hissettim. Bahar bitiyor ve 2020’nin çok enteresan geçeceğini düşündüğüm yaz yazlarına başlayacağız.

Belki zorlanacağız ve bunu da öğrenerek atlatacağız. ?

Maske takmaya, sosyal mesafeye ve birbirimizin sağlığını  önemsemeye devam. ??

.

Washington Post – 17.5.2020 Korona Virüs Dünya Raporu (Toplam Vefat – Toplam Vaka ve ilk 23 ülke )

Evde Korona Günlüğü, Gün 52, 12 Mayıs 2020

Salı günü yoğun iş temposuyla tamamlandı. Görüntülü toplantı, telefon trafiği ve canlı yayın.

Derken günün sonunda merakla beklediğim Kültür Bilincini Geliştirme Vakfı’nın seminer programı başladı;

Prof. Dr. Ahmet Taşağıl ile Türk Model Devleti: Göktürkler

Winston Churchill “Tarihte ne kadar geriye giderseniz geleceğinizi o kadar görürsünüz” der.

Ben de Türk tarihini kitaplardan okumanın ötesinde üstadından yorumlarıyla dinlemek için Nisan ve Mayıs korona aylarını bir fırsat olarak yakaladım.

Normal zamanlarda kesinlikle iş programıma uymayan Kültür Bilincini Geliştirme Vakfı seminer programı sanki yakarışlarım duyulmuş gibi pat dedi önüme düştü.

Türklerin 1350 yıllık İslam tarihinden önce, MÖ önce 6000’lerden başlayan 4650 yıllık çok zengin ve derin bir tarihi, bambaşka bir dili, Göktürkçesi var. Bu nedenle Nisan’da Avrupa ve Asya Hunları, Mayıs ayında da Göktürkler ve Uygurları, Yeditepe Üniversitesi Tarih Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Taşağıl‘dan dinleyebilmekten çok mutluyum.

Bu akşam Göktürk İmparatorluğu’nun (MS 552-745)  kuruluşu, büyümesi ve yok olması, kağanları, yönetim modeli, Çin ile olan ilişkileri, savaşları, kültürü, toplumsal hayatı, dili ve dini üzerine bayağı bilgilendim. Hocamızın o bölgelerdeki gezi ve kazı çalışmalarından bizimle paylaştığı fotoğrafları ayrı bir şölendi.

Gelecek hafta gerçekleşecek olan Uygurlar seminerini iple çekiyorum.

.

Washington Post – 12.5.2020 Korona Virüs Dünya Raporu (Toplam Vefat – Toplam Vaka ve ilk 23 ülke )

Evde Korona Günlüğü, Gün 46, 6 Mayıs 2020


Çılgın tempoda ve çok verimli geçen bir iş günüydü, bütün ekip arkadaşlarım süperdi;

Proje Toplantısı – 2,5 saat
Instagram Canlı Yayın – 1 saat
Proje Toplantısı – 2,5 saat
Diğer görüşme ve yazışmalar – 1 saat

Diğer taraftan yetiştiremediğim işlerim, dönmediğim 3 telefon var. Bu beni sıktı doğrusu. ?

Dilerim yarın açığı kapatacağım.

.

7 Mayıs 2020 Perşembe günü İK için önemli bir organizasyon var;

Employer Brand Summit – İşveren Markası Zirvesi 

Bu yılın teması İK Senfonisi – Symphony of HR

Birbirinden cazip konuşmacılar sabah saat 09:30’dan itibaren online paylaşımları ile günü dolduracak.

Organizasyon sahiplerini kesinlikle tebrik etmek gerekiyor çünkü pandemi krizinin en başında önlemlerini alarak salonda yapılacak bir etkinliği hemen dijital platforma çektiler. Duyurdular. Çok çevik ve etkili, örnek bir performans olduğunu düşünüyorum. ???

.

Washington Post – 6.5.2020 Korona Virüs Dünya Raporu (Toplam Vefat – Toplam Vaka ve ilk 23 ülke )

.

 

Evde Korona Günlüğü, Gün 45, 5 Mayıs 2020

Gün başlangıcında spor ve hafif kahvaltı sonrasında çalışma masama oturdum. Instagram canlı yayınım için hazırlandım. Yayın güzel geçti. Yarın 50 Başarı Klasiği’nden üç kitap tanıtacağım. Bilgisini yan sütunda okuyabilirsiniz.

Yayın sonrasındaysa Larry Bossidy ve Ram Charan’ın efsane kitabı Execution’ı altını çizdiğim yerler çerçevesinde etüd ettim. Birlikte çalıştığım bir tepe yönetici ile execution-iş yaptırabilme disiplini üzerine konuşacağız bu hafta. İnsanın kitap okurken önemli yerleri ayırması, notlar alması ne kadar iyi oluyor. Kaliteli içerik de hep değerini koruyor. İlk okuduğumdaki keyfi aldım çalışırken.

.

Peryön İç Anadolu Salı Buluşmaları oturumunu biraz önce bitirdik.

Güven Sağlık Grubu İK Direktörü Esra Ayken ve Akfen Holding İK Müdürü Nafız Turgut ile Uzaktan Liderlik konusunda kapsamlı şekilde konuştuk. İki büyük kurumun Uzaktan Liderlik sürecindeki uygulamalarını, önceliklerini, yaşadıkları tecrübeleri konuları ele aldık. Katılımcılardan da pek soru geldi ve oturum çok verimli geçti kanaatindeyim. Dilerim katılımcılara faydamız olmuştur.

Özetle Uzaktan Liderlik sürecinde üstünde durduğumuz ana başlıklar;

  1. İletişim ve ilişki yönetimi
  2. Ekip çalışması ve işbirliği
  3. Motivasyon – empati
  4. Teknoloji kullanımı
  5. Toplantı yönetimi
  6. Verimlilik, iş performansı ve geribildirim
  7. Önümüzdeki dönemde esnek çalışma modellerine yaklaşım oldu.

.

Washington Post – 5.5.2020 Korona Virüs Dünya Raporu (Toplam Vefat – Toplam Vaka ve ilk 23 ülke )

Evde Korona Günlüğü, Gün 38, 27 Nisan 2020

Spor, kahvaltı ve telefonlar. Sabah saatlerimi komple kapladı.

Öğleden sonramın ana gündemi, kapsamını ve uygulamalarını tanımlamaya çalıştığım yeni insan kaynakları yönetimi eğitimimdi.

Son bir haftadır tasarımsal, yalın ve çevik düşünme metod ve prensiplerinden hareketle İK süreçlerini iyileştirmek, değiştirmek, geliştirmek üzerine bir çalışma yapıyorum.

İşe yaklaşık on gün önce müthiş kitap ve site taraması ile başladım. Videolar seyrettim. Kıyamet kadar not aldım. Bu ön çalışmalar hem zorlu, hem de çok zevkli geçiyor. Eğitimin iskeletini tanımlayabildim, gerisi de gelecek. En yorucu süreç de uygulamaları/egzersizleri tanımlamak olacak.

Eğitim geliştirmek mesleğimde en sevdiğim konuların başında geliyor. Sık sık kafam karışıyor. Başıma ağrılar saplanıyor, bazen içime “bu bitmeyecek herhalde” şeklinde bir ürperti geliyor. Sonra diyorum ki “ölmek var, dönmek yok, bu iş bitecek, hep bitti, devam …”

Bu konularla ilgilenenler için güzel bir video paylaşmadan geçmemeyim. Video aslen bir yazılım tasarımcısı olan Jeff Gothelf’e ait. Gothelf tasarımsal, yalın ve çevik düşünmenin arasındaki farkı çok güzel anlatıyor ve kimi büyük şirketle zarifçe dalga geçiyor. Özellikle büyük şirketlere, üç ayrı metodu da başka başka yerlerde bilinçsizce uygulamaya çalışmaktansa, üçününde ortak olan ana prensiplerini anlayarak hayata geçirmeyi tavsiye ediyor.

İyi seyirler

Washington Post – 28.04.2020 Korona Virüs Dünya Raporu (Toplam Vefat – Toplam Vaka ve ilk 23 ülke )

Evde Korona Günlüğü, Gün 34, 24 Nisan 2020

Harika geçen solo spor seansımdam sonra bilgisayar başına proje toplantım için oturdum. Amaçladığımız işleri iki saatlik etapta bitirdik.

Öğleden sonra gelen beklenmedik telefon günüme bambaşka seyir kazandırdı. Telefon, koronavirüs nedeniyle rafa kalktığını düşündüğüm bir proje hakkındaydı ve olumluydu.

Ben motivasyonumu akıllı yönetebilmek için, aşırı belirsizlik nedeniyle uzun vadeli geleceği pek de düşünmeyi tercih etmiyorum. Yaşadığım güne, haftalık planıma ve bir aylık perspektife odaklanıyorum. İş ortaklarıma ve hizmet verdiğim şirketlere yönelik taahhütlerimi zamanında, etkin ve etkili yürütmeye çalışıyorum.

Kendimi bu disipline oturtmuşken sözünü ettiğim telefon algımı daha uzun perspektife çevirmemi sağladı. Bu adeta bir sinyal gibi geldi bana.

Dünya hepimize kriz nedeniyle derin bir patinaj çekiyormuş gibi gelebilir ama iş dünyasında karar mercileri otomobili yola koyacak iç çözümlerini üretmeye, yöntemlerini geliştirmeye başladı. Bu nedenle bence artık “koronavirüsün hayatımıza, psikolojimize etkiler, evden nasıl çalışacağız?” penceresinden yüzümüzü farklı manzaraları görebileceğimiz pencerelere çevirmeliyiz. “Nasıl bu koşullarda iş yapabiliriz? Nasıl geliştirebiliriz? Bu koşullarda küçük kazanımlardan büyük kazanımlara nasıl geçebiliriz?” diye düşünmeliyiz.

İlk 90 Gün 

İnsan yönetiminde ‘İlk 90 Gün‘ metodu bize ilk 30 gün yeni durumu analiz et, anla, öğren, adapte ol der. İkinci 30 gün öğrenilen, anlaşılanlar üzerine iyileştirici, geliştirici, üretici öneriler, fikirler geliştirme zamanıdır. Üçüncü 30 günün, yani 90. günün sonunda ilk katma değerli işlerin çıkması gerekir.

İşte ben koronavirüs krizi sürecinin iş dünyasındaki lider ve profesyoneller tarafından ‘İlk 90 Gün’ metoduyla ele alınması gerektiğini düşünüyorum. İlk otuz günü yaşadık. Tanıştık, düşündük, anladık, öğrendik. Şimdi ikinci 30 günlük devredeyiz. Artık gelişim önerileri ve fikirler üretmeye başlamak zamanıdır. 

.

Washington Post – 24.04.2020 Korona Virüs Dünya Raporu (Toplam Vefat – Toplam Vaka ve ilk 23 ülke )

Evde Korona Günlüğü, Gün 31, 21 Nisan 2020

Bu hafta Yaprak’ın okulu eğitim programını bir saat erkene çektiği için standarda bağladığımız akışımızı güncelledik.

Dün time-boxing tekniğini kullanarak çalışma programını yapacağımı yazmıştım. Programımı hazırladım. 20-24 Nisan haftamın akışım net.

Elbette fiiliyatta kayma yaşanabilir (telefonlar !! ) ancak genel manzarayı görmek beni duygusal olarak rahatlatıyor, motivasyonumu arttırıyor. Günün açılışını, kapanışını standarta oturtmuş olmak ve bu standardı gerçekleştirmeyi de performansım açısından küçük kazanım olarak kabul ediyorum.

.

Bugün sevgili çoçukluk arkadaşım ve meslektaşım Alim Erginoğlu’ndan nefis bir makale linki aldım. Murat Sevinç’e ait olan “Belki de dünyayı tembellik kurtaracak” başlıklı bu makaleyi okumalısınız. Zaten yoğun şekilde tartışılmakta olan çürümüş dünya düzenini, bir de koronavirüsü krizi vurunca akıllar tam karıştı. Makalede farklı yazarların da duruma yaklaşımları ve gelecek önermelerini okuyabiliyoruz. Murat Sevinç’in konu hakkındaki önceki ve bundan sonra yazacağı makaleleri de takip edeceğim.

.

Washington Post – 21.04.2020 Korona Virüs Dünya Raporu (Toplam Vefat – Toplam Vaka ve ilk 23 ülke )

 

 

Evde Korona Günlüğü, Gün 26, 16 Nisan 2020

Perşembe günümüz dünden farklı olarak enerjik başladı. Sporumuzu yaptık, kahvaltımızı ettik. Yaprak odasında derslerine, ben de bilgisayarım karşısında eğitim günüme başladım.

Bugün Habitat Derneği ve UN Women işbirliği ile organize edilen Sosyal Uyum Projesi kapsamındaki Kariyer Planlama Eğitimini gerçekleştirdik. İki yıldır farklı projelerle, farklı teknik platformlarda online eğitimler veriyorum. Ancak ilk defa 89 katılımcıyı da görebildiğim, diyalog kurabildiğim bir eğitim verdim. Çok keyifliydi.

Sabah ve öğleden sonra olmak üzere iki bölüm üzerinden planladığımız eğitimde ‘kariyer nasıl yapılır?’ sorusuna adım adım cevap verdik. İş görüşmelerine hazırlanmak ve görüşme sürecinde sorulan soruları inceledik. Ben sordum, katılımcılarımız cevap verdi.

Bugün şunu çok net gördüm; bir eğitim zorunlu değil, gönüllü katılımla gerçekleştiğinde çok verimli ve tatminkar oluyor. Çünkü katılımcılar eğitime bir şeyler bekleyerek, isteyerek, motivasyon dolu geliyor ve sonuç olarak eğitimde üretiyorlar, diyaloğa geçiyorlar. Bu da açıkçası eğitimciyi inanılmaz güçlendiriyor, şevklendiriyor.

Buradan tekrar Türkiye’nin dört bir yanından eğitimimize katılan kadınlarımıza teşekkür ederim. Hepsinin kariyerlerinin zihin ve yüreklerinde istedikleri şekilde gerçekleşmesini diliyorum. Bu süreçte bir parça katkımız olduysa, ne mutlu Habitat’a, UN Women’a ve bana. 🙂

Eğitimin tekrarını Mayıs ayında gerçekleştireceğiz.

.

Washington Post – 16.04.2020 Korona Virüs Dünya Raporu (Toplam Vefat – Toplam Vaka ve ilk 23 ülke )

 

 

Evde Korona Günlüğü, Gün 24, 14 Nisan 2020

Bugün sporu, gelişimi bir tarafa bıraktım, matematikle ilgilendim. Tablolar, sayılar, oranlar ve enteresan tesadüfler … Ama bazen de bazı tesadüfler insanı aşırı rahatsız ediyor.

Koronavirüs vefat oranlarında ne kadar da Almanya gibiyiz, değil mi? Almanya dünyada Koronavirüs ile en iyi mücadele eden ülkelerden. Vaka sayısı çok ama vefat sayısı az.

Şu an vaka ve vefat sayılarında Almanya’nın yarısı kadarız (vaka sayısı: Almanya 130 bin, Türkiye 65 bin, vefat sayısı: Almanya 3215, Türkiye 1403) ancak oransal göstergelerimiz çok benzer. Her iki ülkenin de vefat oranı 0,021-0,025 aralığında.

Almanya ile benzeşmek pek güzel, sadece aramızda bir ufak fark var; onlar evde, biz sokaktayız. Koronavirüs krizinde onların aldığı önlem paketi ile Türkiye’yi kıyaslamak Almanya’ya ayıp olur. Herkes haddini bilecek. O zaman bu durumda ya onlar yersiz evhamlı (insanlar evde kalsın diye öyle milyar €’lar harcamaya gerek yok), ya da nedenini bilemediğimiz şekilde biz süperiz; hem sokaklardayız, hem ölmüyoruz.

Yorumu size bırakıyorum.

.

Washington Post – 14.04.2020 Korona Virüs Dünya Raporu (ilk 20 ülke)

 

 

Evde Korona Günlüğü, Gün 22, 12 Nisan 2020

 

Sokağa çıkma yasağının keyfini sürdüğümüz bir pazar günü oldu. Yaprak’ın yaptığı krepleri kahvaltıda afiyetle yedik, gün boyunca da sohbet, müzikle dakikalarımızı doldurduk.

Bu hafta sonu herkes evinde olduğu için ailemi bir parça güvende hissettim. Ancak yarın itibariyle yaş sınırları dışındaki pek çok insanın yine zorunluluktan veya keyfiyetten sokaklara çıkacak olması gerçeği benim aşırı huzurumu kaçırıyor ve ürkütüyor.

Cuma gecesi geç saatlerde aniden duyurulan ve iki saat içinde bir çuval inciri mahveden sokağa çıkma yasağını bir dış göz olarak analiz ettiğimde tek çıkarırım şu oluyor:

İçişleri Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı arasında hiç bir koordinasyon ve işbirliği bulunmuyor. İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu’na danışmadan, Salgın Yönetimi konusunda hiç bir literatür veya uygulama incelmesi yapmadan kafasına göre iş yaptı. Süreç ve insan yönetiminde ‘planlı ve organize çalışmak‘ dediğimiz ana yetkinliği sergileyemedi. İçişleri Bakanlığının bu yetkinlik düşüklüğünün bedelini diliyorum Türkiye olarak ağır ödemeyiz.

.

Bu yazıyı yayına aldıktan kısa süre sonra İçişleri Bakanı istifa etti.

.

Elon Musk benim dikkatle ve hayranlıkla takip ettiğim öncülerden. Onun sıra dışılığı, korkusuzluğu, özgünlüğü beni büyülüyor. Belki yaşıt olmamız bende bir parça kıskançlık bile yaratıyor olabilir; ‘Aynı yıl doğduğum bir adam dünyayı değiştirirken, ben ne yapıyorum?‘ … Ağır bir soru değil mi? 🙂

Aslee Vance’in kaleminden Elon Musk biyografisini okuduğumda algıma takılan noktalardan en önemlisi Musk’ın kitap okuma performansı olmuştu. Tabanı bilgi ve bilim olmayan hiç bir sürdürülebilir cesaret, üretim, başarı olamaz demiştim.

Aşağıdaki video Elon Musk’ın öğrencilere tavsiyeleri diye tanımlanmış ancak verdiği mesajlar satır arasını okuyabilirsek her yaşa, her tecrübeye hitap ediyor.

  • Başvurduğu şirketler tarafından işe alınmadığı için kendisine şirket kurmak zorunda kalan,
  • Etrafına kafası çalışan, kendisine benzeyen (erdemli, çalışkan) insanlar bulan,
  • Uzay teknolojilerine girişim yapabilmek için çok kitap okuyan ve konunun pek çok uzmanıyla konuşan,
  • Fikirlerini hayal edebileceği en temel hale indirgeyen ve oradan adım adım sonuca giden,
  • Kendi hayatını şaşırtıcı bulan,
  • Bugüne kadar yaptığı şeylerin gerçekten olabileceğini düşünmeyen, sadece teknoloji içinde olmak isteyen (ego sıfır),
  • Aslında çok korkan, ancak yaptığı işin önemi korkusundan büyükse ve güçlü destekleri de varsa o işe girişen ve yapan,
  • Eğitimin oyunlaştırarak olması gerektiğine inanan,
  • Daha akıllı sorular sorabilirsek, daha aydın insanlara dönüşeceğimizi ve daha ileri gideceğimizi düşünen,
  • Geleceği düşünerek, gelecek için iyi işler yaparak, nasıl daha mükemmel işler yapışabileceğini kurgulayarak ve ilham vererek motive olan,
  • Space X ile ‘Çoklu gezegen hayatını’ inşa ediyor olmaktan büyük heyecan duyan,
  • Şirketlerini ayakta tutabilmek için bütün parasını ortaya koyan ve hayatını devam ettirebilmek için arkadaşlarından borç para alan,
  • Sıra dışı başarılar kazanmış insanların, bu performansa devam edeceklerine inanan bir Elon Musk var karşımızda.

not: Video Türkçe alt yazılıdır.

 

Washington Post – 12.04.2020 Korona Virüs Dünya Raporu (ilk 20 ülke)