Kategori arşivi: Yaşam

Öğrendiğini Uygulamak

Son on yıl içinde beynimizin nasıl çalıştığı ve hormonların günlük hayatımızdaki etkileri, iş dünyasının en cazip bulduğu konulardan ikisi haline geldi. Onlarca kitap yazıldı konular üzerine. Ben de bir çoğunu merakla okudum. Daniel Kahneman “Hızlı ve Yavaş Düşünmek”, David Eagleman “Beyin”, Richard H. Thaler ve Cass R. Sunstein’in “Dürtme”, Daniel J.Siegel “Akılgözü”, Charles Duhigg’in “Alışkanlıkların Gücü” kitaplardan ilk aklıma gelenler.

Kitaplarda zihnimi kurcalayan pek çok soruma cevap buldum. Örneğin ;

“Korku, endişe, kaygı duygularımı nasıl yönetebilirim?”

“Kendimi nasıl hızla motive edebilirim?” 

“Hobiler, sosyalleşmek, spor, sosyal sorumluluk çalışmaları, sürekli yeni bilgiler edinmenin beynimdeki olumlu etkileri nelerdir? Bu olumlu etkileri ürüne veya hizmete nasıl dönüştürebilirim?”

“Bir konu üzerine odaklanmak için neler yapabilirim?” 

“Geleceği düşünmek ve planlamak konusunda kendimi nasıl geliştirebilirim?”  

“Yeni, olumlu alışkanlıklar nasıl kazanabilirim veya olumsuz olanlardan kurtulabilirim?”

“İçine girdiğim çatışmaları nasıl olumlu sonuçlandırabilirim?” 

“Karar alma sürecimi daha akıllı nasıl yönetebilirim?” 

Elbette bilgi ile buluşmak, yukarıdaki soruların cevaplarını günlük hayatımda uygulama becerisini bana kazandırmadı. Çünkü bilmek bir şey, uygulamaksa bambaşka bir boyut. Uygulamacı olmak bir parça çalışkanlık, bir parça özgüven, dönüşüm sürecinde bolca azim gerektiriyor. Yol üstünde yaptığımız hatalar da cabası.

Peki ben okuduğum bilgileri öğrenerek uygulamaya dönüştürmek için neler yapıyorum?

  1. Kitap okurken önemli bulduğum yerlerin altını renkli kalemlerle çiziyorum ve numaralayarak, şemalaştırarak sayfa kenarlarına özetler çıkartıyorum. (tahmin edersiniz, kitapların durumu içler acısı ! )
  2. Öğrenme piramidinden biliyoruz ki, insan en çok öğretirken öğrenir. En kısa sürede, ki bu süre on beş gün diyebilirim, etrafımdaki en az üç kişi ile bilgiyi birebir paylaşıyorum. Bilgi, eğitimlerimle bağlantılı ise derhal sunumlarıma ekleyerek kullanmaya başlıyorum.
  3. Yeni bilgiyi anlatımımı görseller, çizgi, şekil ve şemalarla desteklemeye çalışıyorum.
  4. Benzer konu üzerine okuma yapmaya devam ediyorum, okudukça bilgi pekişiyor, güçleniyor, ikna oluyorum ve uygulaması kolaylaşıyor.
  5. Sürekli denemeler yapıyorum. Çünkü her aklıma yatan elimden düzgün çıkmıyor, davranışlarıma istediğim tonda yansımıyor. İşte bu bol çam devirdiğim, canımı oldukça yaktığım aşama oluyor.
  6. Aklıma ulaşan bilginin benimle bütünleşerek özgünleşmesinin zaman alacağını (en az 18 ay) biliyorum. Yılmadan denemeye, uygulamaya devam ediyorum.

Beynimizin elastik bir yapısı olduğunu unutmamalıyız. Bedenimizin eskimesini, yaşlanmasını önleyemiyoruz. Ancak beynimiz tam tersi, o bizim eserimiz. Bakarsak bağ, bakmasak dağ oluyor. Bir insanın hayalini kurduğu kişiye dönüşmesinin önünde hiç bir engel yok. Yeter ki istesin ve bu amaçla her gün bilinçli emek sarfetsin.

Size ayrıca bir tüyo vereyim; eğer beyninize şekil verme yolunun yolcusuysanız, sizinle benzer yolculukta olanlarla yolunuz sıklıkla kesişecek ve birlikte, işbirliği içinde yolculuk çok daha verimli, hızlı, keyifli olacak.

Destek Ekibi

Hayat, korku, kaygı, endişe doludur.

Başarılı insanların yanında onların korku, kaygı, endişelerini cesaretle yönetmelerini sağlayan ‘destek ekipleri’ vardır. Destek insanlar bir sözleri, bir davranışları, kimi zaman da sadece varlıklarıyla bize güç ve akıl verirler.

Destek kişiler bazen eşimiz, bazen bir dostumuz, bazen de hiç tanışmadığımız bize ilham veren bir tarihi kişilik olabilir.

Destek ekibimizin kalitesi, yetkinlik zenginliği bu hayatta nerelere kadar gidebileceğimizin göstergesidir.

Hepimiz birer seçme yerleştirmeciyiz, başta kendi hayatımızı ilerletirken. Hayat solo değil, bir takım oyunudur. Eğer hayatımızda bir tıkanıklık varsa, bu bize verilmiş bir mesajdır: Destek ekibini güçlendir.

Hoşgeldin 2019!

Geçen yılbaşında 2018 için beş dilekte bulunmuştum.

Sağlık, sevgi, üretmek, okumak ve gezmek istemiştim, çok çok. Bütün dileklerim gerçekleşti. Şükürler olsun diyorum.

Şimdi kapıda 2019 yılı var. Bu yıl dilek sayım kendim ve herkes için üç olacak;

  1. Bereket
  2. Barış
  3. Başarı

Bu üçlünün altı yıl boyunca öyle dolmalı, öyle taşmalı ki, 2019 ismini “efsane yıl” diye yazdırmalı.

2019 yılınızı kutlarım 

 

Haydi Bir Kitap Kulübü Kuralım!

Bilgi güçtür.

Bilgiye ulaşmanın en doğru yollarından biri, dünyaca kalitesi kabul görmüş kitapları okumaktır. Bilim insanları diyor ki, bir insanın kütüphanesine bakarak onun hakkında pek de yanılmayacağız görüşlere sahip olabilirsiniz.*

Ben okuduğum kitapları arkadaşlarımla, eğitimlerde katılımcılarla paylaşmaktan büyük keyif alırım. Ama paylaşmak adına en muhteşem anlar hangisidir biliyor musunuz?

Ortaklık anları.

Yani okuduğunuz kitabı okumuş bir başkası ile oturup konuşmak, kitabın dalgaları üstünde birlikte surf yapmak, belki taklalar atmak, belki düşmek, hatta bazen yok olmak. Örneğin Nassim Taleb’in Siyah Kuğu’sundan boğulmadan kurtulan, Mevlana’nın Mesnevi’si için “a’dan z’ye çok iyi anladım” diyen biri ile ben tanışmadım.

Birlikte kitap okumak iş hayatında ekip olmanın, birlikte iş yapmanın antremanı gibidir aslında. Kimler neler anladı, neleri beğendi veya beğenmedi, kim nerede ikna olamadı, hatta kimin kitaptaki bir vurgu nedeniyle hayatı değişti? Aklı ve duyguları paylaşmak, dikkatle birbirini dinlemek, empati kurmak ciddi ekip işidir. Ve birlikte kitap okumak ciddi bir iştir. Ben o nedenle hep soruyorum şirketlerde insanlara: Bir kitap kulübü kurdunuz mu? Birlikte kitap okudunuz mu?

Çünkü birlikten güç doğar.

O zaman ortaklaşa kazanılan bilgi, birlikteliği de sağlamlaştırır diyebilir miyiz?

Bence evet.

O zaman birlikte bilgilenerek, birlikte güçlenelim.

Haydi yarından tezi yok şirketimizde, arkadaşlar arasında bir kitap, birlikte okuma kulübü kuralım !

 

* Blink – Malcolm Gladwell

Performans Yönetimi Eğitimi – PERYÖN, 10-11 Mayıs 2018

Peryön Akademi bünyesinde, 10-11 Mayıs 2018 tarihlerinde Performans Yönetimi Eğitimi gerçekleştireceğiz. 

Performans Yönetimi’nin,

⇒ kurum performansının ölçülebilmesinden başlayarak, bölüm ve bireye doğru olan zorlu yolculuğunu, farklı sektör ve şirket örnekleriyle,

⇒ bireysel ve grup uygulamaları yaparak ve her ürettiğimizi bol bol tartışarak,

⇒ son 20 yıl içinde performans yönetmek kavramının ne gibi değişikliklere uğradığını ve nereye gitmekte olduğunu inceleyerek,

iki dolu gün geçireceğiz.

Performans Yönetimi Eğitimi hakkında detaylı bilgi almak için Peryön Akademi’ye buradan ulaşabilirsiniz.

10-11 Mayıs 2018’de görüşmek dileğimle,

Hoşgeldin 2018 !

Zor geçen 2017’yi bitirdiğimize seviniyorum. Her geçen yıl mı bizlere daha zor geliyor, yoksa ‘zaman’ denen cevheri çözemediğimiz için mi onunla uyumlu ilerleyemiyoruz, bilemiyorum.

2018 yılı için biraz analitik ol ve beş bereketli cümle yaz diyor beynim bana, işte klavyemden çıkanlar;

  1. Sağlık istiyorum, bedenimde, evimde, ailemde, arkadaşlarımda, tanışlarımda, memleketimde, dünyada.
  2. Üretmek istiyorum, katma değerli işler çıkarmak, çok, hem de pek çok. Ve elbette karşılığını almak.
  3. Sevdiklerimle olmak istiyorum, gece ve gündüz, bahar ve güz.
  4. Okumak istiyorum, bir okyanus ki, yüz,dal, atla, bat, çık … bitmez.
  5. Gezmek istiyorum, yeni yerler, yeni insanlar, yeni dokular. Görmek, tatmak, koklamak, dokunmak, duymak istiyorum yeniyi.

Dilerim hepsi olur. 🙂

Enerjik Ol, Motive Kal … Nasıl?

Motivasyon bir insanın iş yapma isteğidir, enerjisidir. Yüksek motivasyon sahibi olmaksa, ister iş, ister bilim, ister sanat dünyası olsun, kariyerinde zirveye çıkmış insanların tek ortak özelliğidir. En net sunumu ile oyunun tartışmasız ana kuralıdır.

Yazarken kolay ancak pratikte çok zor yüksek motivasyon sahibi olmak. Hepimizin hayata dair yaşadığı kaygı, korku ve sıkıntılar bizleri olmak istediğimiz kimlikten bambaşka noktalara sürükleyebiliyor. ‘Enerjik, dayanıklı, azimli olacağım’ derken bir bakıyoruz geçimsiz, bıkkın, huysuz, mutsuz insanlara dönüşmüşüz.

O zaman belki de biraz daha mühendis kafasıyla yaklaşmalıyız motivasyona. Einstein’ın E=mc2’sini dört boyut ile gündelik hayata daha analitik indirgemeliyiz;

Fiziksel enerji; Oturma, kalk, biraz daha fazla yürü, belki koş, bisiklete bin, spor yap. Lezzeti yiyeceklerle dengeli beslen. Bol bol su iç.

Duygusal enerji; Bol bol gülümse, ailenle ve sevdiklerinle birlikte ol, onlara sarıl ve sevdiğini söyle tekrar tekrar. Sevgini dillendirmeyi asla ihmal etme.

Zihinsel enerji; Kitap oku. Akıl defteri tut, düşüncelerini, hissettikleri, hedef ve hayallerini kalemle yaz. Her gün yeni bir bilgi öğren, öğrendiğini başkalarına da öğret. Yeni hobiler edin.

Ruhsal enerji; Bol bol şükret. Her gün en az bir kişiye yardım et. Meditasyon yap, derin derin nefes al, doğada vakit geçir. İnançlı ol.

Eğer enerjinin dört boyutunu adım adım hayatına birer alışkanlık olarak yerleştirebilirsen yüksek motivasyon senin de başarılı bütün insanlar gibi vazgeçilmez hayat standardın olacak. Şimdiden hepimize kolay gelsin.

Kaynağım İnsan 7 Yaşında !

7. yaşgünüYedi yıl önce bugün iş hayatımı baştan sona değiştirecek bir girişim yaptım: Kaynağım İnsan‘ı açtım.

9 Ekim 2009’da blogumu yayına açarken kafamda olan tek şey mesleki yazı üretmekti. Nitelikli üretimin insanı nerelere taşıyabildiğini ise o günden bugüne bütün heyecanları, sürprizleri, farklılıkları ile tecrübe ediyorum. Önümde de çok uzun bir yol var gidecek, görüyorum.

Okumak bizi geliştirir, yazmaksa düşündürür, kurgu yaparak yayılmamızı sağlar. Medeniyet yazarak gelişir. Yaşadıklarımızı, öğrendiklerimizi, hissettiklerimizi ve düşündüklerimizi kayıt altına alabiliyor olmak bence insanın en büyülü yetkinliğidir. İşler bastırdığında blog yazma performansım düşse de, yine iş gereği başka konularda bolca kalem sallıyor ve klavye işletiyor olmak ana hedefim “yazmak“tan uzaklaşmamamı sağlıyor, mutluyum.

Geçen yedi yıl içinde yazarak üretmeleri için karşıma çıkan herkesi yüreklendirmeye çalıştım ve çalışmaya devam edeceğim. Ve bu kısa kutlama yazımı Bernard Shaw’un düstur aldığım sözü ile bitirmek istiyorum:

“Çok yazan değil, güzel yazan yaşar.”

yazmak